
Hakkında konuşacağım ilk dizinin gerçekten çok potansiyelli ve IMDb’den iyi puan almış olması öncelikli olarak dizinin ne kadar da güzel olduğunun bir kanıtı olduğunu düşünüyorum. Diziye genel bir bakış atacak olursak bir babanın ailesine bakmak için seçtiği yolun iyi ya da kötü olduğuna bakmaksızın seçtiği yolu, yaptığı tercih sonrası hayatının ne denli değiştiğini ve hayatına giren ya da çıkan insanlarla olan ilişkileri ele alınıyor. Ha ama sakın bu girişimden dizinin sıkıcı olduğunu düşünmeyin çünkü bu dizinin içinde drama, gerilim, suç filmi, polisiye, sürükleyici ve kara mizah bulunuyor. Bu saydıklarımı bir arada düşünce ortaya nasıl bir şaheser çıkmış olabilir bir de siz düşünün isterim…
Baş kahramanlarımızdan biri olan kimya öğretmenimiz Walter White düzenli, suçtan uzak ve sakin bir hayat yaşamaktadır. Ancak çok vakit geçmeden kanser olduğunu öğrenen ve ölümünün ardından ailesinin maddi sıkıntılar çekeceğine inanan Walter’ın hikayesi onlara biraz birikim bırakmayı istemesiyle başlar. Söylediğim gibi kimya öğretmeni olan White’ın elinde altın değerinde bilgiler olması onu ciddi boyutlarda zengin yapmaya başlar. Gerçek anlamda altın değerinde… Bütün meth üreticilerinin babası haline gelmek bu işin en bilgin adamı olmak gerçekten kolay bir süreç olmadı bunu izlerken siz de göreceksiniz. Emin olun izlerken bazı anlarda nefesiniz kesilebilir, yada kendinizi ağlıyor olarak bulabilirsiniz. Eski öğrencisi Jesse Pinkman’la kristal meth üreticiliğine atılan White bana göre Jesse’nin değerini yeteri kadar bilmiyordu en azından ilk başlarda diyebiliriz. İzlerken kiminizin aşık olacağı kiminizin de hayranlıkla bakacağı Jesse Pinkman’ın (Aaron Paul) hayatı boyunca hiç oyunculuk dersi almadığını biliyor muydunuz? İzlerken hayran olduğunuz karakterin bu denli iyi canlandırılması insana yıllar boyu eğitim aldığını düşündürtmüyor değil doğrusu. Ve eminim bunu ilk defa öğrenen varsa aranızda bu bilgiye olan şaşkınlığını saklayamayacaktır. Bir zamanların efsaneleşmiş ismi olan Walter White (HEISENBERG) ve Jesse Pinkman ikilisinin aklınızdan çıkmayacak harikulade bir serüven yaşatacağını izlerken öğreneceksiniz. Emin olun bu diziyi izlerken öyle bir an gelecek ki çok karışık duygular yaşayacaksınız ki çok sevdiğimiz yere göğe sığdıramadığımız karakterlerden bir anda nefret ediyor olarak bulacaksınız kendinizi. Onlara karşı bir anda öfkeleneceksiniz. Dizinin bir bölümünde sosyal medyada da görmüş olduğumuz Jesse ve Jane ikilisinin aşkını izleyeceksiniz. Bölüm sonu eminim ki bazılarınız öfkenizi kusacaksınız bazılarınız bir sebepten ötürü yapılanları doğru bulacaksınız (Ben doğru bulanlardanım, üzgünüüm) . Seçiminizi ve dizi hakkında ki düşüncelerinizi gerçekten merak ediyorum benim gibi düşünen var mıdır merak ediyorum. Kendinize iyi bakıın
P.S. Dizinin final bölümünde ciğerinizi bırakabilirsiniz size tavsiyem finali izlerken yanınızda peçete bulundurmanızdır. İyi Seyirleer…
P.S. Diziye başlamadan önce dinlemenizi istediğim, dizinin keyfini çıkarmanıza yardımcı olacak kısa bir video https://www.youtube.com/watch?v=sMbA-ZfYvh8
Gerçekten Harika yorumlamışsın. İnsanları çokça ikilemde bırakan bu yapım aynı zamanda izlenme konusunda da bir çok insanı ikilemde bıraktığı açıkça anlaşılıyor. Diziyi sürükleyici bulanlar ve sıkıcı bulanlar arasında hiç bitmeyen bir tartışma mevcut. Bu tartışma sürecinde en çok duyduklarımızdan “Ya abi 3. Sezondan sonra dizi sarıyor” gibi cümleler oluyor. Tabi dizi sürükleyici bulanları sıkmayı, sıkılanları ise diziye sürüklemeyi biliyor, bunu yapmasının amacı ise basit; diziyi Lost mantalitesinden uzak tutmak. Bu imdb puanından ve izleyici kitlesinin yorumlarından anlaşıldığı üzere işe yaramış. Bunun bir benzer yapısını dizinin Spin-off’u Better Call Saul’da görmek mümkün. En sevdiğim diziler arasında bulunan Breaking Bad’e bi kaç dizi fark atmış Better Call Saul’u şiddetle öneriyorum.
BeğenLiked by 1 kişi